‘Sevdiğim Sözler’ Kategorisi için Arşiv

BAK DOSTUM / ŞEYH EDABALİ

Yayınlandı: 24 Eylül 2012 / Sevdiğim Sözler

Cahil ile dost olma: İlim bilmez, irfan bilmez, söz bilmez; üzülürsün.

Saygısızla dost olma: Usul bilmez, adap bilmez, sınır bilmez; üzülürsün.

Açgözlü ile dost olma: İkram bilmez, kural bilmez, doymak bilmez; üzülürsün,

Görgüsüzle dost olma: Yol bilmez, yordam bilmez, kural bilmez; üzülürsün.

Kibirliyle dost olma: Hal bilmez, ahval bilmez, gönül bilmez; üzülürsün.

Ukalayla dost olma: Çok konuşur, boş konuşur, kem konuşur; üzülürsün.

Namertle dost olma: Mertlik bilmez, yürek bilmez, dost bilmez; üzülürsün.

 

— İlim bil, irfan bil, söz bil.

— İkram bil, kural bil, doyum bil.

— Usul bil, adap bil, sınır bil.

— Yol bil, yordam bil.

— Hal bil, ahval bil, gönül bil.

— Çok konuşma, boş konuşma, kem konuşma.

— Mert ol, yürekli ol.

— Kimsenin umudunu kırma.

 

Sen seni bil; ömrünce bu yeter sana.

SEVDİĞİM SÖZLER

Yayınlandı: 16 Mart 2011 / Sevdiğim Sözler

– “ben” diye başlamayı hak ettiğimiz tek cümle şu olmalı; “ben şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur!”
– “ben şimdi ölmeyeceğim… ben, ancak beni hatırlayan son kişi öldüğünde gerçekten ölmüş olacağım…” [eski bir kızılderili atasözü]
– açılmamış kanatların büyüklüğü bilinmez.
– ağaç ne kadar yüksek olursa olsun, yaprakları yine de yere dökülür. [çin atasözü]
– ağzında bal olan arının, kuyruğunda iğnesi vardır. [john lyly]
– akıllı insan aklını kullanır, daha akıllı insan başkalarının aklını da kullanır. [bernard shaw]
– alçakta olan, düşmekten korkmaz. [bunyan]
– Allah’ım! insanlar seni verdiğin nimetler yüzünden severler; bense seni verdiğin belalar yüzünden severim. [hallac-ı mansur]
– Allah’ım; senden başka hiçbir şeyi olmayan beni, senden başka her şeyi olanlardan koru… amin:::
– Allah’ın gülü dikenli yarattığına hayret edeceğiniz yerde, dikenler arasında gül yarattığına hayret ediniz.
– altın ateşle, kadın altınla, erkek kadınla imtihan edilir.
– ancak aptallar suyun derinliğini iki ayağıyla birden kontrol eder. [afrika atasözü]
– ancak aptallar ve ölüler düşüncelerini hiç değiştirmezler.
– anladım ki; insanlar; susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar…!! oysa ki; biz istediğimiz kadar hayatımızdalar…!! göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar…
– arkamda yürüme ben öncün olmayabilirim, önümde yürüme takipçin olmayabilirim, yanımda yürü böylece ikimiz eşit oluruz. [ute kabilesi]
– asla aptallarla tartışmayın; sizi önce kendi seviyelerine çeker, sonra da tecrübeleriyle yenerler. [f.dilbert]
– aşılmaz bir duvarın önünde yaşamak köpekçe yaşamaktır. [albert camus]
– atın dört ayağı vardır ama gene de tökezler. [puşkin]
– aynı gökte uçarlar ama kuzgunun dünyası başka, şahinin dünyası başkadır. [muhammed ikbal]
– ayrı ayrı bakınca değer vermediğimiz kimselere bir araya geldikleri zaman değer vermekten daha büyük budalalık olur mu?
– bakılacak yüze, utanılacak söz söyleme.
– balın varsa, sineğin bol olur. [cervantes]
– balonların gururu, iğnelerle karşılaşıncaya kadardır.
– bana güç veren zaferlerim değil, yaşamdaki yenilgilerimdir. [sidney poyntz]
– başarılı bir kuruluşun göstergesi, problemleri olup olmadığı değil, problemlerinin geçen yıldakilerin aynısı olup olmadığıdır. [john foster dulles]
– başarının dört şartı bilmek, istemek, cesaret etmek ve susmaktır. [axel munthe]
– başarınızın büyüklüğü inancınızın büyüklüğü belirler. [seneca]
– başka birisinin başına geldiği sürece her şey eğlencelidir. [will rogers]
– başkalarını azarlar gibi kendini azarla, kendini affeder gibi başkalarını affet. [çin atasözü]
– başkalarını korkutanın kendisi de korku içindedir.
– başkalarının bilgisiyle bilgin olsak bile, ancak kendi aklımızla akıllı olabiliriz! en kuvvetli gölge, ışığın en çok olduğu yerdir.
– başkalarının yanlışlarından öğrenmeliyiz. hepsini kendimiz yapacak kadar çok zamanımız yok. [groucho marx]
– başkasının izinde yürüyen, iz bırakamaz. [joan ı. brannon]
– batılılar geldiklerinde ellerinde incil, bizim elimizde topraklarımız vardı. bize gözlerimizi kapayarak dua etmeyi öğrettiler. gözümüzü açtığımızda, bizim elimizde incil, onların elinde topraklarımız vardı.” [kenya kurucu devlet başkanı jomo kenyatta]
– bazen sesini duyurabilmen için susman gerekir.
– bekar erkekler, kadınlar hakkında evli erkeklerden daha çok şey bilirler. eğer bilmeselerdi onlar da evlenmiş olurdu. [h.l.mencken]
– beklemesini bilenin her şey ayağına gelir. [honore de balzac]
– ben söylediklerimden sorumluyum ama sizin ne anladığınızdan sorumlu değilim. [miguel ruiz]
– ben şahsen televizyonu çok eğitici buluyorum. biri ne zaman televizyonu açsa, ben diğer odaya gidip kitap okuyorum çünkü. [groucho marx]
– beni bir kez aldatırsan yazıklar olsun sana, ikinci kez aldatırsan yazıklar bana.
– benim ayağımın altı da müsait başımın üstü de; nerede duracağını sen belirle… [nfk]
– bilge kişi, her şeye şaşan kişidir. [andre gide]
– bilginin efendisi olmak istersen, çalışmanın kölesi olmalısın. [honore de balzac]
– bilirken susmak, bilmezken söylemek kadar kötüdür. [plato]
– binlerce kilometrelik bir yolculuk bile, tek bir adımla başlamak zorundadır.
– bir adam köprü kurar, bin adam geçer.
– bir adam yetiştirirsen bir kişiyi yetiştirmiş olursun, bir kadın yetiştirirsen bir aile yetiştirmiş olursun. [afrika atasözü]
– bir davada şahit olarak mahkemeye çağrılmıştım, davaya bakan hâkim sordu: “olayı gördün mü, biliyor musun? “ diye, “hayır, sadece duydum” deyince, beni dışarı çıkarmalarını, duymayla şahit olunmayacağını söyledi. bu olaydan çıkardığım ders: “eşhedü enla ilaheillAllah…” denilince; ben bunu gördüm, biliyorum, yaşıyorum, olmalı yoksa “huzur”dan çıkarıyorlar!…
– bir düşmanı affetmek, bir dostu affetmekten daha kolaydır. [mme dorothe delusy]
– bir insana gereğinden fazla değer verirsen, ya onu kaybedersin ya da kendini.
– bir insanın davranışlarının evrensel ölçüsü duyduğu, düşündüğü ya da inandığı değil, yaptığıdır. [b.c.leeming]
– bir köpeğin dostluğu, bir dostun köpekliğinden iyidir…
– bir post üzre iki aslan oturmaz. [refiki]
– bir sürünün üzerine atılacak kurt, onun sayısını düşünmez. [iskender]
– bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler. [wieslaw brudzinski]
– bir yengece, doğru yürümesini asla öğretemezsiniz. [aristophanes]
– bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri oluşuyorsa; orada güneş batıyor demektir.
– birçok insan düşündüğünü sanır, aslında yaptıkları sadece ön yargılarını yeniden düzenlemektir. [william james]
– birinci sınıf bir zekânın göstergesi, iki karşıt görüşü aynı anda akılda tutabilme yeteneğidir. [f. scott fitzgerald]
– birine çamur atmadan önce düşün ve sakın unutma; ilk önce senin ellerin kirlenecek. [tolstoy]
– boş bir çuval dik durmaz. [benjamin franklin]
– böcek olmayı kabullenenler, ezilince şikâyet etmemelidirler. [f.schiller]
– bu dünyadaki ilerleyen kişiler, istedikleri ortamı arayan, bulamayınca da kolları sıvayıp meydana getiren kişilerdir. [j.b.shaw]
– bugün üstüne bastığın çimenler, yarın toprağının üzerinde bitecek. [rumi]
– bülbül tavuk sergisinde ödül almamıştır. [walter raleigh]
– büyük ağaçları küçük darbeler devirir. [benjamin franklin]
– büyük beyinler fikirleri, orta beyinler olayları, küçük beyinler ise kişileri konuşur. [hyman rickover]
– büyük insanların idealleri, sıradan insanlarınsa hevesleri vardır. [washington ırving]
– büyüklüğün belli bir ölçüsü yoktur, yükselten ya da alçaltan şey kıyaslamadır, nehirde büyük görünen bir gemi denizde küçüktür. [seneca]
– cahil olanların merhameti ve lütfu azdır.
– cennet ve cehennemle ilgili ileri geri laf söylemek istemem; çünkü ikisinde de dostlarım var. [mark twain]
– cevizin kabuğunu kırıp özüne inmeyen, cevizin hepsini kabuk zanneder. [gazali]
– cömertlikte yardım etmede akarsu gibi ol, şefkat ve merhamette güneş gibi ol, başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol, hiddet ve asabiyette ölü gibi ol, tevazu ve alçakgönüllülükte toprak gibi ol, hoşgörülükte deniz gibi ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol… [mevlâna]
– çatabilirsen önce fikirlerime çat; sonra bana.
– çizik bir elmas, çizik olmayan bir çakıl taşından daha iyidir.
– çok söz hamal yüküdür. [yunus emre]
– dal rüzgârı affeder ama kırılmıştır bir kere.
– denizi öv ama kıyıda dur. [george herbert]
– denizin kenarında durup suya bakarak, denizi aşamazsınız.
– dev eserleri taşlar değil, onları işleyenler meydana getirir. [j.t.motley]
– deveyi yardan uçuran bir tutam ottur.
– dostunun alnındaki sineği baltayla kovalama. [çin atasözü]
– dualarınıza dikkat edin, gerçekleşebilirler. [emerson]
– durmak, devrilmenin bir öncesidir. [gürbüz azak]
– dünya, bütün ileri hareketleri huzursuz kimselere borçludur. [nathaniel hawthorne]
– dünyada başarı kazanmanın iki yolu vardır: ya kendi aklından faydalanırsın, ya da başkalarının akılsızlığından… [tolstoy]
– dünyada insanlar üç grupturlar; 1] bir şeyi ortaya çıkaran ve yapan küçük bir seçkin grup 2] bir şeyin yapılmasını seyreden büyükçe bir grup 3] ve şeyin olup bittiğini bilmeden yaşayan muazzam bir kalabalık. [nicholas murray butler]
– dünyayı cennet yapamayız ama cehenneme çevirebiliriz. [rasim mutlu]
– düşman isterseniz, dostlarınızı geçmeye çalışınız. dost isterseniz, bırakın dostlarınız sizi geçsin.
– düşmanlarınızı affedin bu bir büyüklüktür, ama onları unutmak büyük bir aptallıktır.
– düşmanlarınızı sevin çünkü kusurlarınızı yalnız onlar açıkça söyleyebilir. [benjamin franklin]
– eğer Allah istediğimiz her şeyi bize vermiş olsaydı, elimizdeki en büyük mükâfatı almış olurdu; işi başarmanın zevki. [frank a. clark]
– eğer bir gün dünyaya ait çok büyük bir derdin olursa rabbine dönüp: “benim çok büyük bir derdim var” deme! derdine dönüp: “benim çok büyük bir rabbim var” de!
– eğer boşluğun içine bakarsan, boşluk ta senin içine bakar. [nietzsche]
– eğer camlarınız kirliyse manzarayı ne kadar değiştirirseniz değiştirin görüntü aynı kalır…
– eğer elinizdeki tek alet bir çekiçse, her problemi bir çivi olarak görmeye başlarsınız. [abraham maslow]
– eğer kişi; hem akıllı hem de çalışkan ise takdir et, akıllı değil, çalışkan ise dikkat et, akıllı olup tembel ise ikaz et, hem akılsız hem de tembel ise imha et
– eğer yapamayacağınızı düşünüyorsanız, haklısınız, yapamazsınız. [henry ford]
– elinden geldiği halde kötülüğe engel olmayan, onu teşvik ediyor demektir.
– elmas nasıl yontulmadan kusursuz olmaz ise; insan da acı çekmeden olgunlaşmaz. [konfüçyüs]
– en insani davranış, bir insanın utanılacak duruma düşmesini önlemektir.
– erdem, bir kötülüğü yapmamak değil, işlenmiş kötülükleri bağışlamaktır. [cicero]
– erkek evlenene kadar eksik bir erkektir. ve evlendiğinde artık bitmiştir. [zsa zsa gabor]
– eşekten şeker esirgenmez, ama eşek yaradılışı bakımından otu beğenir. [mevlana]
– eşitlik arayan mezara gitmeli.
– evlilikte başarı yalnız aranan kişiyi bulmakta değil aynı zamanda aranan kişi olmaktır. [foster wood]
– fakir bebeğin içemediği sütü, zenginin köpeği içiyorsa; bana adaletten bahsetmeyin. [p. samuelson]
– fakir insan mali az olan değil, arzusu çok olandır.
– filozofların aydınlatamadığı toplumları şarlatanlar aldatır. [condorcet]
– gelecek, yorgun ve bezgin insanlara değil; rahatını terk edebilen gayretli insanlara aittir. [cicero]
– gençler ihtiyarların aptal olduğunu sanırlar ama ihtiyarlar gençlerin aptal olduğunu bilirler.
– gölgede yaşayanlar güneşi göremezler.
– gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlış gider. [c.bruno]
– görev büyük şey yapmak değil, gerekeni yapmaktır.
– gücünüzden şüphe ederseniz şüphelerinize güç vermiş olursunuz…
– güç sessizliktedir…
– güçlü diktatörleri zayıf insanlar yaratıyor. [recep maraşlı]
– gündüz kandilini hazırlamayan, karanlığa razı demektir.
– güneşin sana ulaşmasını istiyorsan gölgeden çık. [konfüçyüs]
– güzel giyimli seksi erkeklere laf atan kızlara söylüyorum, sizin abiniz babanız yok mu ayıptır ya!
– hava soğuduğunda gölge veren ağaçları unutursun. [japon atasözü]
– hayatı boyunca oyuncak ayıya sarılıp uyumuş bir kızı, büyüdüğünde sevgili seçimi yüzünden eleştiremezsin.:]]]]
– hayatınızda denge sorunu varsa etrafınıza dikkatlice bakın; muhtemelen birini yanlış bir yere koymuşsunuzdur. [jean chistopher grange]
– hayatta en büyük eğlence başkasının yapamazsın dediğini yapmaktır. [walter bagehot]
– hemen herkes tartışabilir, fakat güzel güzel konuşabilmek herkesin yapacağı iş değildir. [alcot]
– her bildiğini söyleme, fakat her söylediğini bil. [marcel lenoir]
– her kadın hayatının bir bölümünü budist olarak yaşar çünkü mutlaka bir öküze tapmıştır:]]]
– her lafa verecek bir cevabım var lakin bir lafa bakarım laf mı diye bir de söyleyene bakarım adam mı diye…
– her şey üstüne üstüne geliyorsa, belki de sen ters gidiyorsundur.
– her şey zamanını bekler.
– her yusuf’un bir züleyha’sı vardır, önemli olan gömleğin hangi taraftan yırtıldığıdır.
– her zaman doğruyu söyle. ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın.
– her zaman mutluluğun doruğundayken gülünmez, bazen sırf hayata gıcıklık olsun diye uçurumun kenarındayken bile gülümseyeceksin.
– herkes hata yapabilir; fakat ahmaklar, hatalarına bağlı kalırlar. [çiçeron]
– herkes pinokyo gibi tahtadan insana dönüşme şansı bulamıyor, kimileri hep odun kalıyor…
– herkesin işi demek, hiç kimsenin işi demektir.
– hiç kimse akıl almak istemez, istedikleri sadece teyit edilmektir. [john steinback]
– hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır. [s.keth moorhead]
– hiç kimse sizin izniniz olmadan, size kendinizi değersiz hissettiremez. [eleanor roosevelt]
– içine fikir yürüterek girmedikleri bir durumdan insanları fikir yürüterek çıkartamazsınız. [jonathan swift]
– ihtiyarları seviniz; zira yıkılmış binalarda örümcekler kadar güzel kuşlar da yuva yapar. [cemil sena]
– iki şey aklın eksikliğini gösterir: konuşulacak yerde susmak, susulacak yerde konuşmak.
– ilaçlar gibi insanların da yan etkisi vardır; bazıları baş döndürürken bazıları mide bulandırabiliyor…
– imkansızlık yalnız sersemlerin sözlüğünde bulunan bir kelimedir. [napoleon]
– insan güçlü olmadığı zaman, uysal olmayı bilmek zorundadır. [augier]
– insan papatyalara koşarken ezdiği kır çiçeklerinin farkına varamıyor.
– insana belâ gelmez, hak yazmadıkça, hak belâ vermez, kul azmadıkça…” [mevlâna]
– insanı, gerçeği görmekten alıkoyan en büyük engel önyargılı yaklaşımıdır. [ahmet hulusi]
– insanlar başaklara benzerler, içleri bosken başları havadadır, doldukça eğilirler. [montaigne]
– insanlar ikiye ayrılır; vaktini ”beşe” ayıranlar, vaktini ”boşa” ayıranlar…!!!
– insanlar ölülerin gözlerini kapatıyor. ne yazık ki ölüler insanların gözlerini açamıyor!
– insanları inandıkları şeylerden vazgeçirmek bir şeye inandırmaktan daha zordur. [r. renan]
– insanların en çok inandıkları şeyler, en az anladıklarıdır. [montaigne]
– insanların yaptığı sahte paralar kadar paraların yaptığı sahte insanlar vardır. [s.j.harrıs]
– insanoğluna konuşmayı öğrenebilmesi için iki yıl, dilini tutmasını öğrenebilmesi için altmış yıl gereklidir. [resul hamzatov]
– istediğini söyleyen istemediğini işitir.
– istemek, “istiyorum” demek değil, harekete geçmektir.
– kalabalıkta laf atanın, tenhada özrü kabul olmaz…
– kaplumbağaya dikkat et. ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebiliyor. [james b.bonont]
– kaptanın ustalığı deniz durgunken anlaşılmaz.
– kargalar ötmeye başlayınca bülbüller susar. [mevlana]
– kargalar sürüyle, kartallar yalnız uçar!
– kartal değilsen kanatların yoksa yuvanı uçurum kenarına kurma.
– kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et, ilkinin acısı bir an ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. [xsentius, m.ö. ıx yy]
– kazanmakta olduğunuz bir oyunu hiç bir zaman değiştirmeyin, kaybetmekte olduğunuzu değiştirin. [vince lombardi]
– kelimelerin anlattığı kadarım. ne anlatırsam anlatayım anladığın kadarım…
– kırdım diyorsun zincirlerini… evet, köpek de çeker koparır zincirini, kaçar o da, ama halkaları boynunda taşıyarak… [persius]
– kırgınlığım lunaparkta unutulmuş bir çocuğun nefreti kadar. sorun atlıkarıncalar değil, arkamdan dönüp duran dönme dolaplar!
– kıyıyı gözden kaybetmeye cesaret edemeyen insan yeni okyanuslar keşfedemez. [andre gide]
– kıymetli malı olanlar bağırmaz. domatesçi, zerzevatçı bağırır ama kuyumcu bağırmaz. eskici bağırır, ama antikacı bağırmaz. düşünen bağırmaz. insan bağırırken düşünemez. düşünemeyenler ise hep kavga içindedir.
– kibir, bele bağlanmış taş gibidir. onunla ne yüzülür ne de uçulur.
– kim var diye sağa sola bakmayacaksın, ben varım diyecek ve yürüyeceksin… [m. islamoğlu]
– kimi gittiği yeri memnun eder, kimi terk ettiği yeri. . . ! [mevlana]
– korkaklar ecelleri gelmeden birkaç kere ölürler, cesurlar ölümü bir kere tadarlar. [william shakespeare]
– köpeklerin dudakları değdi diye deniz kirlenmez.
– körlerin ülkesinde, tek gözlü insan kral olur. [desiderius erasmus]
– kötümser yalnız tüneli görür, iyimser tünelin sonundaki ışığı görür, gerçekçi tünelle birlikte ışığı hem de gelecek treni görür. [j.harris]
– kuvvetlilerle mücadele etmeyin, onları kullanın. [r. buckminster fuller]
– küçük insanların büyük gölgelerinin olduğu yerde güneş batmak üzeredir. [çin atasözü]
– küçük şeylere gereğinden çok önem verenler, elinden büyük iş gelmeyenlerdir. [eflatun]
– mal cimride, silah korkaklarda, karar da zayıflarda olursa düzen bozuktur.
– moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler. [oscar wilde]
– mum yakmayanlar, ışığı söndürenler kadar suçludur.
– ne insanlar gördüm üzerinde elbise yok, ne elbiseler gördüm içinde insan yok.
– ne kadar az bilirseniz, onu o kadar şiddetle savunursunuz. [bertrand russel]
– ne kadar az yüksekten uçarsan, düştüğün zaman o kadar az incinirsin.
– ne sazdan, ne sözden, ne evlattan, ne de güzel yüzden zevk aldım, sazı severim, aşkımı söylerse; sözü severim, yine onu söylerse, manayı söylemeyen güzeli ne yapayım? su içmek isteyen bir kimse için boş kadeh ne işe yarar? fakat kadeh temiz, berrak ve latif olursa elbette suyun zevkini arttırır. [kenan rifai]
– ne zaman insanlar benimle aynı fikirde olsa, hatalı olduğumu düşünürüm.
– nice insanlar gördüm üstlerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içlerinde insan yok… [mevlana]
– okumasını biliyorsan, her insanın bir kitap olduğunu göreceksin.
– olgun bir adamı dost edinmek isterseniz, eleştirin. basit bir adamı dost edinmek isterseniz, methedin. [sadi]
– olgun insan güzel söz söyleyen değil, söylediğini yapan ve yapabileceğini söyleyen adamdır. [konfüçyüs]
– ormanın içinde iki yol vardı; ben en az ayak izi olan yolu seçtim…
– oruç, ramazan’dan sonra, namaz camiden çıkınca, hacc mekke’den dönünce başlar… [ihsan eliaçık]
– oyunu kaybederseniz kuralı değiştirin. [murphy]
– öfkeli iken konuş, göreceksin ki pişman olacağın en güzel konuşmayı yapmışsın. [ambrose bierce]
– öğrenmek pahalıdır ama bilmemek çok daha pahalı. [h. clausen]
– öyle horozlar vardır ki öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar.
– özgürlük duvarı yıkacak güçte değil, etrafından dolaşacak akılda gizlidir.
– peri masalları çocuklara ejderhaların var olduğunu öğretmez. çocuklar ejderhaların var olduğunu zaten bilirler. peri masalları, ejderhaların öldürülebileceğini öğretir.
– rüyanızın gerçekleşmesini istiyorsanız önce uykudan uyanmanız gerekir. [a. siegtried]
– rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgâra göre ayarla. [xsentius, m.ö. ıx yy]
– sana verilen öğütten sıkılma, çiviyi çakabilmek için defalarca vurmak gerek. [mevlana]
– savaşı sonunda zafer olduğu için seviyorum.
– semer seçilirken eşeğin fikri değil, ölçüsü alınır. [cenap şahabettin]
– sesini değil sözünü yükselt, yağmurdur zambağı büyüten gök gürültüsü değil…
– silginiz kaleminizden önce bitiyorsa yanlışınız çok demektir.
– siz kafanızı büyük hayallerle doldurmaya bakın. kafanız sonradan cebinizi parayla dolduracaktır. [benjamin franklin]
– size gururla kütüphanesini gösteren bir kadına rastladınız mı? [benjamın de casseres]
– söylediklerini kabul edemem, ama konuşma hakkını ölene kadar desteklerim. [voltaire]
– sürahi olmak için uğraşma! bardak olmak için uğraş ki sürahi önünde eğilsin. [garffiti karakurt]
– şeyh sadi derki : “aşka uçma, kanadın yanar”, mevlana derki: “aşka uçmadıktan sonra kanat neye yarar”, yunus emre de derki: “aşka vardıktan sonra kanadı kim arar.” [hangisi haklı] ??
– şeytan, işlerini gördürmek için işsiz elleri seçer.
– tahterevallinin diğer ucuna oturarak, sayemde yükselen insanlara; canımın sıkıldığında kalkabileceğimi söyleyin…
– talihimizi kendimiz yapar sonra buna kader deriz. [benjamin disraeli]
– tartışma bilgi değiş tokuşu; münakaşa ise duygu değiş tokuşudur. [robert quillen]
– taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. [latin atasözü]
– taşta yumurtanın üstüne düşse, yumurta da taşın üstüne düşse olan gene yumurtaya olur. [rum atasözü]
– testide ne varsa dışına o sızar.
– tilki kümesi iyi tanıyor diye bekçi yapılır mı?
– tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur. [n. f. kısakürek]
– ucuz adam pahalı mal satmaz.
– uçmayı öğretemediğinize düşmesini öğretin. [nietzsche]
– uçurtmalar rüzgâr gücü ile değil o güce karşı koydukları için yükselirler. [w. churchill]
– uyanık bir tek adam, uyuyan binlerce kişiden daha kuvvetlidir.
– üç türlü yalan vardır: basit yalan, kuyruk yalan ve istatistik. [benjamin disraeli]
– ya bir yol bul, ya bir yol aç, ya da yoldan çekil. [mümin sekban]
– ya olduğun gibi görün, ya da psikoloğa görün…
– ya ümitsizsiniz. ya da ümit sizsiniz. ya çaresizsiniz. ya da çare sizsiniz. [behçet necatigil]
– yalnız yaptıklarımızdan değil, yapmadıklarımızdan da sorumluyuz. [moliere]
– yalnızca bir deli, suyun derinliğini iki ayağıyla anlamaya kalkar. [afrika atasözü]
– yapmadığınız atışların %100’ünü ıskalarsınız. [wayne gretzky]
– yaptığınız şeyler için duyduğunuz pişmanlık zamanla geçer, ne var ki yapmadığınız şeyler için duyulan pişmanlığın çaresi yoktur. [s.j.haris]
– yardım almaya alışanlar emir almaya da alışırlar. [ıv. murat]
– yarın bambaşka bir insan olacağım diyorsun. niye bugünden başlamıyorsun?
– yarının insanları, bugünle oyalanmamalı. [sedat turan]
– yaşam, aldığımız nefes sayısıyla değil, nefesimizi kesen anların sayısıyla ölçülür. [george carlin]
– yay gibi eğri olsam el üstünde tutarlar, ok gibi doğru olsam olabildiğince uzağa atarlar…
– yazılı yasalar örümcek ağları gibidir: zayıfları yakalar, güçlüler deler geçer.
– yelkeni olmayan gemiye rüzgâr da yardım edemez.
– yerinde sayanlar, yürüyenlerden daha çok gürültü çıkarırlar.
– yeteri kadar nedeniniz varsa, her şeyi yapabilirsiniz. [jim rohn]
– yusuf ßaştan aşağı iffet olduktan sonra; züleyha ßaştan aşağı afet olsa ne yazar
– zayıflar hiçbir zaman affedemez. affedebilmek güçlülere özgüdür. [mahatma gandi]
– zirvelerde kartallar da bulunur, yılanlar da. ancak birisi oraya süzülerek, diğeri ise sürünerek gelmiştir. önemli olan nereye gelmiş olduğunuzdan çok, nereden ve nasıl geldiğinizdir. [cenap şahabettin]
– eşeğe haddinden fazla değer verirsen kendini yarış atı zanneder…!!!!
– naziler komünistleri götürdüklerinde sustum. çünkü ben komünist değildim. sendikacıları götürdüklerinde sustum. ben sendikacı da değildim. sosyalistleri içeri aldıklarında sesimi çıkarmadım. ben sosyalist değildim. yahudileri tutukladıklarında sustum. çünkü ben yahudi değildim. beni götürdüklerinde, geride artık karşı çıkabilecek kimse kalmamıştı.” [alman rahip martin niemöller]