BAŞÖRTÜSÜ KONUSU VE KUR’AN……. \ Haluk GÜMÜŞTABAK

Yayınlandı: 23 Ocak 2014 / Haluk Gümüştabak, İktibaslar

İslam inancında, kadınlarda başın örtülmesi Kur’an emri midir? Gelin bu soruya, farklı bir yoldan Kur’an’a bakarak cevap arayalım.

Önce Kur’an’ın bizlere verdiği hükümleri, nasıl izah ettiği konusuna-yöntemine bakalım Kur’an’dan. Bu konuda sizlere bazı ayet örneklerini vereceğim ki, sizlerin başörtüsünün Allah emri olup olmadığını düşünürken, referans olsun. Bakın Allah ayetlerini nasıl göndermiş bizlere.

İsra 89: Muhakkak ki biz, bu Kur’an’da insanlara her türlü misali çeşitli şekillerde anlattık. Yine de insanların çoğu inkârcılıktan başkasını kabullenmediler.

Hud 1: Elif, lâm, râ. Bu, hikmet sahibi ve her şeyden haberdar olan Allah tarafından ayetleri önce sağlam kılınmış, sonra da detaylandırılıp açıklanmış bir kitaptır.

Hicr 1: Elif, Lam, Ra. Bunlar Kitap’ın ve apaçık olan Kuran’ın ayetleridir.

Nur 34: Andolsun ki biz size açık açık bildiren ayetler, sizden önce yaşayıp gitmiş olanlardan örnekler ve takvaya ulaşmış kimseler için öğütler indirdik.

Araf 52: Çünkü Biz, gerçekten de onlara, inanacak bir toplum için bir doğru yol, içinde bilgiye dayalı ayrıntılı açıklamalarda bulunduğumuz bir kitap ulaştırmıştık”.

Nahl 89: O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahit göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahit olarak getireceğiz. Ayrıca bu kitabı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.

Kehf 54: Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için her türlü misali değişik şekillerde açıkladık. Fakat insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür.

Yukarıdaki ayetler üzerinde dikkatle düşündüğümüzde, Allah ayetlerini detaylı, apaçık, ihtilafa düştükleri konularda yol gösteren, her şey için bir açıklama, her türlü misalden değişik örneklerle, apaçık delillerle gönderdiğini söylüyor. En son yazdığım ayette ise, aslında hiç unutmamamız gereken bir bilgi veriyor ve bakın ne diyor Kehf suresi 54. ayetinde.

(Andolsun, biz bu Kur’an’da insanlar için, HER TÜRLÜ MİSALİ DEĞİŞİK ŞEKİLLERDE AÇIKLADIK.)

Lütfen yazımızın sonuna kadar bu ayeti hiç unutmayalım, çünkü konu üzerinde düşünmemizde, karar vermemizde yardımcı olacak. Şimdi gelelim konumuza. Müslüman kadınların başlarını örtmeleri farz mıdır? Yani Allah emri midir? Eğer bir kısım din kardeşlerimizin söylediği gibi, başın örtülmesi farz ise, Allah bu emri yukarıda yazdığım ayetler doğrultusunda, Kur’an’da apaçık bildirmesi gerekir. Çünkü biz ayetlerimizi hiç şüphe duymadan, açık, anlaşılır ve daha önemlisi her türlü misaller, örnekler vererek açıkladık diyordu. Zaten muhkem ayetlerin de anlamı, şüphe duyulmayacak kadar açık ve anlaşılır sağlam, güçlü sözler demek değil miydi?

Başörtü konusunu, bu bilgiler doğrultusunda anlamaya çalışırsak, Allah’ın ne emrettiğini de doğru anlamış oluruz.

Kadınların başlarını örtmesi farzdır, Allah emridir diye Kur’an’dan örnek verilen ayetin o bölümünü, alıntı yaparak önce yazalım ve daha sonra üzerinde düşünelim.

“Başörtülerini, yakalarının üzerine (kadar) örtsünler.” Nur: 31

Bu ayette geçen kelimenin, başörtüsü mü yoksa yalnız örtü anlamında mı olduğu konusunda, tartışmak istemiyorum. Başörtüsüne delil gösterildiği şekliyle, ayeti yazıp ve bu haliyle anlamaya çalışalım. Çünkü Allah’ın kitabında, bir kelimeye farklı bir anlam dahi verseniz, anlatılmak isteneni asla değiştiremezsiniz. Değiştirmeye kalkanlar, ancak kendilerini avuturlar. Çünkü ne diyordu Yaradan, biz her konuda nice misali, değişik şekillerde Kur’an’da açıkladık. Buradan da anlıyoruz ki Kur’an, bizzat kendisini anlatan, açıklayan, eşi benzeri olmayan bir rehberdir, nurdur.

Ayette verilen emrin, cümlenin yükleminden, göğüs yani yaka açıklığının, dekoltesinin kapatılması gerektiğini anlıyoruz. Peki, neyle örtün diyor? Başınıza örttüğünüz örtülerin bir kısmıyla, göğüs açıklığınızı örtün diye anladığımızı düşünelim.

Allah hükümlerimi açıkça veririm dediği halde, bizler ayette hükmü verilen, yapılması istenen, yaka açıklığının, göğüs dekoltesinin kapatılması dışında, ASLINDA AYETTE, BAŞINDA DOLAYLI BİR ŞEKİLDE ÖRTÜLMESİNİ EMREDİYOR ALLAH, DİYEBİLİR MİYİZ bu ayete bakarak? Çünkü başın örtülmesine delil, bu ayetten bu şekilde çıkartılıyor. Böyle düşünmek Muhkem ayetin anlamına da ters düşüyor. Çünkü muhkem ayetler sağlamlaştırılmış, hiçbir kuşku duyulmadan apaçık anlamındadır.

Şimdi sizlere soruyorum, bahsedildiği kadar önemli olan bir emri Allah, açık bir hükümle vermeyip, dolaylı bir şekilde vermiş olabilir mi?

Diyelim ki bu ayette dolaylı bir emirle Allah, kadınların başlarının da örtülmesini emrediyor diye kabul edelim. Bu durumda ne yapmamız gerekir? Yazımın başında unutmamamız gereken bir ayet var demiştim, hatırladınız mı? Madem bu ayette açık değil, dolaylı bir hüküm verdi Rabbimiz, Kur’an’ın başka ayetlerinde, bu hükmü açıklaması, açıkça izah etmesi hükmünü vermesi gerekir. Bu bilgiyi bizlere veren, Kur’an’ın bizzat kendisidir hatırlayınız.

Kur’an’a baktığımızda, asla hiçbir ayetinde bu konudan bahsetmez, bu konuya açıklık getirdiği bir ayeti göremezsiniz. Yani kadının başını örtmesine dair, MUHKEM bir ayet yoktur Kur’an’da. Başörtüsüne delil getirilmeye çalışılan konuların hepsi, kelimelere farklı anlamlar yükleyerek, aslında bu ayette başında örtülmesi, dolaylı anlatılıyor şeklinde delil gösterilir.

Ne yazık ki ayetlerde geçen kelimelere, Allah’ın hiç bahsetmediği, açıklamadığı, izah etmediği anlamları vererek, kendimize Kur’an’dan delil arıyoruz. Bu yöntem sizce Allah’ın bizlere önerdiği, Kur’an’ı anlamamız adına, takip etmemiz gereken yönteme uygun mu?

Bu konuyu düşünmeye devam edelim. Diyelim ki, Allah göğüs açıklığının örtülmesinde verdiği örnekte, başörtüsü sözcüğünü kullanmışsa, bu emri mutlaka dolaylı da olsa, başörtüsüyle yerine getirmeliyiz. Başka bir yöntemle göğüs dekoltesi örtülürse, ayetin hükmünü yerine getirmek eksik kalır diye düşünelim. Konumuzun daha açık anlaşılabilmesi için, Kur’an’dan bir örnek vermek istiyorum.

Rabbimiz elçisine, hac konusunda bir ayet indiriyor ve bakın hacca gideceklerin hangi yollarla gidebileceği örneğini veriyor.

Hac 27: İnsanlar arasında haccı ilan et ki, gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.

Allah elçisine, o günün toplumunun imkânları ve halkın yaşamında çok önemli yer tutan ulaşım şekliyle ayetini indiriyor ve diyor ki, ister yaya ister deve sırtlarında hacca gidin. Şimdi sizlere soruyorum. Hacca gitmek yaya ve deveyle farzdır, motorlu araç veya uçakla gidemeyiz diyen var mı aramızda? Eğer yok diyorsanız, bahse konu Nur suresi 31. ayeti de aynı şekilde, aynı mantıkla anlamalıyız.

Buradan da anlaşılıyor ki, Allah’ın ayetlerde verdiği hükümlerini yerine getirmek için, kullandığımız ARAÇ, zamana ve mekâna göre değişebilir, ama HÜKÜM asla değişmez. Nur 31. ayetinde açık emir göğsün örtülmesidir. Bunu ister o günkü toplumun geleneklerinde olan başörtüsüyle yaparsın, ister farklı bir örtüyle yaparsınız.

Konunun daha iyi anlaşılması için, daha önce bir yazımda verdiğim örneği tekrarlamak istiyorum. Diyelim ki Yaradan bir ayetinde, ey iman eden kadınlar, beliniz ve göbeğiniz açıkta kalmasın, onun için giydiğiniz gömleklerinizi aşağıya doğru salın ki beliniz açıkta kalmasın, diye bir ayet indirmiş olduğunu farz edelim.

Bu durumda Allah, belin ve göbeğin kapatılmasıyla birlikte, gömleğin de giyilmesinin farz olduğunu emrediyor diyebilir miyiz? Elbette mümkün değil. Hüküm belin ve göbeğin kapanmasıdır. Verilen örnekte GÖMLEK bir araçtır. Araç zamana, mekana, geleneğe göre değişir, ama hüküm asla değişmez. Allah onun için düşünerek iman edin diyor.

O gün de, bugün de Kur’an’ın indirildiği toplumda, kadının da erkeğin de başları zaten örtülüydü. Ama neden örtülüydü? Allah emrettiği için mi, yoksa yaşadığı ortamın, iklimin gerekliliğinden mi? Elbette yaşadıkları coğrafyanın gereği, erkek de kadın da başlarını örtmek, kendilerini çöl rüzgârından, sıcağından, kumlardan korumak durumundaydılar.

Şimdi de geleneklerden yola çıkarak, bu konuyu anlamaya çalışalım. Araplarda kadının başının örtülmesi özgür kadın anlamındaydı. Bir başka deyişle, özgürlüğün simgesiydi. Yani cariyeler Müslüman bile olsalar, başlarını örtmeleri yasaktı. Dışarıda gezerken, cariye mi hür kadın mı olduğu belli olsun diye.

Cariyelerin Müslüman bile olsa, başlarının örtmesinin yasak olması, Kur’an’ın indirilmesinin tamamlanması sonunda da değişmemişti. Bu durumda sizce, Nur suresi 31. ayeti peygamberimiz, Müslüman olan topluma tebliğ ederken, nasıl tebliğ etmiş olabilir?

Ey cariyeler, Müslüman bile olsanız, sizin başınızı örtmeniz yasaktır. Yalnız Hür kadınlar başlarını örtecek, bu Allah’ın emridir diye topluma tebliğ etmiş olabileceğine inanıyor musunuz?

Hayır inanmıyoruz, çünkü Kur’an’ın genel hükümleri tüm iman edenler için geçerlidir diyorsanız, Nur suresi 31. ayette, Allah bu ayette kadınların başlarını da örtmesi gerektiği emrini dolaylı verdiğini, lütfen söylemeyelim.

İslam dininde helal ve haramlar, Kur’an’a iman eden herkes için aynıdır. Dikkat ediniz helal ve haramlar diyorum. Köleler konusunda özel ayetler vardır Kur’an’da, ama bu ayetler helal ve haram konularını kapsamayıp, onların yaşantılarında kolaylıklar sağlayacak konulardır.

Çok ilginçtir, günümüzde yapıldığı gibi, peygamberimiz devrinde ve dört halife devrinde, başörtüsü konusunda hiçbir tartışma olduğuna rastlamıyoruz. Hele hele saçın bir telini gösteren kadın günaha girer sözleri, peygamberimiz dönemi kadınların saçlarının örtme şekli ile hiç örtüşmez. Çünkü Arap kadınları saçlarını örüp, arkasından aşağıya salarmış. Cariyeler arasından, bizler de Müslümanız başımızı örtmek istiyoruz diyen hiç çıkmamış.

Bir başka düşünülmesi gereken ise, ülkemizde bundan yaklaşık 35 sene öncesine kadar, bugün türban diye örtülen başörtüsü şeklinin olmadığını görüyoruz. Bu sizleri düşündürmüyor mu?

Başın örtülmesi bir gelenektir. Bizlerin de güzel bir geleneği. Bunda hiç şüphe yok. Geleneklerimizi elbette yaşatalım, ama dinin ana unsuru yapmadan. Bir Müslümana düşen, din kardeşini Kur’an ile uyarmak olmalıdır. Gerisi herkesin kendisine kalmıştır. Çünkü herkes hesabını kendisi verecektir. İnancında özgürdür, kısıtlanamaz.

Bu konuda önemli olan, Allah’ın açıkça hüküm vermediği bir konuda, bu da Allah’ın hükmüdür, haramdır demenin yanlışlığıdır. Allah ben sizlere neyi haram kıldığımı açıkladım der Kur’an’da. Bunun dışında haramlar edinmeyin diye de ikaz eder.

Allah ben verdiğim hükümleri, koyduğum haram sınırlarını, açık örneklerle, değişik ifadelerle verdim diyorsa, lütfen Rahmanın bu uyarısını dikkate alalım, Kur’an’ı bu mantıkla anlamaya çalışalım.

Allah HARAM konusunda çok dikkat çekici bazı uyarılarda bulunuyor bizlere ve bakın ne diyor.

Nahl 116: Dillerinizin uydurduğu yalana dayanarak, “Bu helâldir, şu da haramdır” demeyin! Çünkü Allah’a karşı yalan uydurmuş olursunuz. Şüphesiz Allah’a karşı yalan uyduranlar kurtuluşa eremezler

Demek ki helal ve haram konusunda, ben Kur’an’da her türlü açıklamayı yaptım, izah ettim diyor. Bunun dışında haramlar edinir ve Allah’a nispet ederseniz, ALLAH’A İFTİRA ATMIŞ OLURSUNUZ.

Kur’an emrettiği haramları açıkça bildirmiştir ve tek tek açıkça saymıştır. Peki, kadının başını örtmesi konusunda açık bir hüküm vermiş midir? Elbette vermemiştir.

Allah neden diğer konularda, haram olanları çok açıkça Kur’an’da bildirilmiş örnekleri verilmiş de, kadının başının örtülmesi konusunda, Rabbimizin tek bir açık hükmü yok. Neden bu soruyu kendimize sormuyoruz? Ne yazık ki Kur’an devre dışı kalmış, rivayet ve sanı Kur’an’ın önüne geçerek, onlarla iman eder olmuşuz. Hani Yaradan sizleri, Kur’an’dan sorumlu tutuyorum diyordu? Yoksa bu ayete iman etmiyor muyuz? Allah bizleri affetsin.

Sizce bu kadar önemsenen konuda, Allah Nur suresi 31. ayetinde hükmünü açıkça değil de, dolaylı bir şekilde vermiş olabilir mi? Bu hüküm verme şekli, yazımızın başında hatırlattığımız Kur’an öğretisine, ayetlerine uyuyor mu? Yorum ve karar sizlerin.

Allah’ın açıkça haram demediği bir konuda, bazı beşeri kaynaklardan yola çıkarak, ya da atalarımızın itikatlarına delil olsun diye, kelimelerin ardından anlamlar çıkararak, bazı şeylere HARAM diyenleri, bakın Allah nasıl uyarıyor.

Enam 150: Şunu da söyle: “Allah şunu haram etmiştir diye tanıklık edip duran şahitlerinizi getirin.” EĞER TANIKLIK EDERLERSE SAKIN ONLARLA BİRLİKTE TANIKLIK ETME! Ayetlerimizi yalanlayanlarla ahrete inanmayanların keyifleri ardınca gitme! Onlar, kendi Rablerine başkalarını denk tutuyorlar.

Yüce Rabbimiz, sizlere apaçık ayetler indirdim, düşünün ve nefsinizin ihtirasları ile haramlar edinmeyin diyorsa, sanırım bu konuda çok daha dikkatli olmamız gerekir. Lütfen şu soruyu dikkatle düşünerek, mutlaka Kur’an’ın onayladığı bir cevap bulmalıyız.

Nur suresi 31. ayetinde Allah, kadının göğüs açıklığının kapatılması emrini açık ve anlaşılır olarak vermişse, yine kadının başının örtülme emrini, Kur’an’ın başka hiçbir yerinde bahsetmeyip, yine bu ayette açık değil de, dolaylı olarak kadın başını da örtmelidir, hükmünü vermiş olabilir mi? Bu sizce mümkün mü?

Bazı kardeşlerimizin söylediği gibi, kadının başı zaten o devirde kapalıydı, ayrıca kadının başının örtülme emrini Allah’ın vermesi gerekmezdi, diyebilir miyiz? Kadın saçının bir tek telini bile gösterdiğinde, cehennemliktir diyenler, acaba büyük bir vebal altında olmuyorlar mı? Bu hükmü Yüce Rabbimiz vermemişse, bizler nasıl olur da veririz.

Biliyorum başını örten birçok din kardeşimden, bu yazımdan dolayı tepki alacağım. Benim söylediklerimi, yazdıklarımı lütfen dikkatle Kur’an’ın özünde düşünün ve değerlendiriniz. Amacım başını örten kardeşlerimin, başörtülerini açmaları asla değildir. Buna Rabbimiz şahittir.

Amacım geleneklerimizin dinleştirilerek, Allah’ın açık bir emri olmadığı halde, bunlarda Allah katındandır demenin, büyük HARAM, büyük GÜNAH olduğunun anlaşılması adınadır.

Dilerim Yüce Rabbimden, yalnız Kur’an’ın haram dediğine haram diyen, kendi nefsimizde haramlar edinmeyip, Allah’ın sınırlarını bilen, geleneklerini dinleştirme den gereği gibi yaşayan, TAKVA sahibi Rabbin halis kullarından oluruz.

Saygılarımla

yorum
  1. Şimşek dedi ki:

    ALLAH RAZI OLSUN.

    çok güzel bir yazı olmuş.

    ABDES tarifini yapan ALLAH saçın örtünmesinide söylerdi.

    saygılarımla

    Liked by 1 kişi

    • Anonim dedi ki:

      selam hidayete tabi olanlara

      Beğen

    • Ümit Veren dedi ki:

      Değerli kardeşim Haluk Bey,
      Ben Facebook’taki Mâiide 45-47. âyetler hakkındaki yorumuunuzla ilgili düşüncelerimi, yine Kur’an-ı Kerim’e dayandırarak belirtmek istiyorum.
      O kitapları hükümsüz saymışsınız. “İslâm’dan önce” demişsiniz. Eğer öyle olsaydı, Peygamber Yahudiler’e “Tevrat’taki hükmü uygulayın” der miydi? Maide 48’de “Sizden herbiri için bir şeriat (hukuk) ve bir yol belirledik. O halde hayırda (birbirinizle) yarışın!” “Ayrı şeriatları kaldırdık” demiyor.

      Beğen

      • Kuran a Davet dedi ki:

        “Peygamber Yahudiler’e “Tevrat’taki hükmü uygulayın” der miydi?” Demişsiniz. Peki Allah ın Resulü, bize başka hüküm indi, size başka indi, siz kendinize indirlene uyun mu diyor? Elbette hayır. Böyle söylersek Kur’an tüm insanlara inmedi anlamı çıkar. ALLAH BOŞUNA SİZLERİ KUR’AN DAN SORUMLU TUTUYORUM DEMİYOR. İndirilen hiç bir kitap hükümsüz değildi. Yanlış olan geçmişde din diye yaşananlardır. Bugün bizlerin bir çok inancı Kur’anda yok ama Yahudilerin inançlarında hala var. Peki bunu sorgulamamız gerekmiyor mu? Maaide 48. ayeti lütfen bir bütün olarak düşünün. Bakın ayetin başında ne diyor. “Sana da Kitap’tan onun yanında bulunanı doğrulayıcı ve onu denetleyip güvenirliğini sağlayıcı kitabı hak olarak indirdik. O halde, onlar arasında Allah’ın indirdiğiyle hükmet; Hakk’tan sana gelenden uzaklaşıp onların keyiflerine uyma! Sizden her biri için bir şeriaat/yol ve bir yöntem, bir hukuk belirledik. ” unu neden söylüyor çünkü daha önce gönderdiği kitaplardan bazılarını nesh ettiğni, yani hükmünü kaldırdığını söylüyordu diğer ayetlerinde ve ayette bakın özellikle ne diyor.KİTABI SANA HAK OLARAK İNDİRDİK. ONLARIN ARASINDA ALLAH IN İNDİRDİĞİ İLE HÜKMET. Demek ki Kur’an ın apaçık vermediği hiç bir hüküm din adına geçerli değildir, geçmişte yaşananlar bizleri din adına bağlamaz. KARAR SİZİN İMTİHAN SİZİN İMTİHANINIZ.

        Beğen

  2. evet ama bu müslümanları değil bazı şerefsiz kesimleri de sevidnirebilir yazılarınız başörtüsünden rahatsız olanlar gibi vs. vs.

    Beğen

  3. hasan dedi ki:

    peki kuranda kadınların dısarı cıktıklarında tanınmıycak sekılde örtunun incinmemeniz icin dıyor bu ayette belli olmuyormu örtunun nasıl oldugu

    Beğen

  4. hasan dedi ki:

    azhap suresi 59) ey peygamber hanımlarına kızlarına ve muminlerin kadınlarına örtülerini üstlerine almalarını söyle onların tanınmaması ve (incitilmemesi) için en elverişli olan budur.

    Beğen

    • Anonim dedi ki:

      kadın saçından tırnağı na kadar zî nettir RABBİM zînet
      lerini göstermesinler diyor nur s.de
      ahzab 59 da da
      ey peygamber eşlerine kızlarına ve inananların. kadınlarına söyle
      dış elbiselerini üzerlerine vursunlar bu onların tanınıp incitilmemeleri için daha elverişlidir ALLAH ĞAFUR VE RAHİMDİR
      zînet gözün. zevk aldığı herşey dir kadın namahremden zî netini saklamadıkça her. zaman fitneye ve incitilmeye elverişlidir

      Beğen

      • Ümit İrem dedi ki:

        ayaklarınızı vurunca mı ziynetleriniz gözüküyor ? ve ziynetleriniz gözükmesin diye mi ayaklarınızı vurmayın diyor ? hiç mi düşün müyorsunuz yahu. kadının her yeri ziynetmiş.

        Beğen

  5. Anonim dedi ki:

    Azhap suresi 59 de ” tanınmaması” diye cevrilen kelime aslinda “taninmasidir”.
    Ve bir oguttur. Emir degil.

    Beğen

  6. şerafettin dedi ki:

    Humur; hımar tekilinden türetilmiş bir çoğuldur. Baş örtüsü anlamına gelir. Bazı cahiller hani bunun içinde baş sözcüğü diye soruyorlar, bu tabii ki komik bir şey olur. Eşarp sözcüğünün içinde de baş yok. Yemeni sözcüğünün içinde de baş yok. Yaşmak sözcüğünün içinde de baş yok. Kefiye sözcüğünün içinde de baş yok, tülbent sözcüğünün içinde de baş yok.

    Ama bunların hepsi de “baş örtüsüdür.” Yani ilke de içinde baş olması gerekmiyor, aksine aslında zımnen başta var, çünkü bu kelimenin bir başka aynı kökten türetilen bir başka kullanımı var. Hamr. Aynı kök. İçki. Neden biliyor musunuz? Başın içini örttüğü için. Yani aklı örttüğü için içkiye hamr denilmiştir. Aklı örter. İnsanın aklının üstünü örter, aklın üstü örtüldüğünde insan, insan olmaktan çıkar. Geçici olarak ta olsa artık insan diğer canlılarla eşitlenir. İşte sarhoşun durumu. Dolayısıyla geçici bir akıl kaybına yol açtığı için, aklı örttüğü için hamr denilmiştir içkiye.

    Boyutları, niteliği, kapsamı ne kadar değişirse değişsin bu ayette Bi hümurihinne sözcüğü baş örtüsüne delalet eder. Bu tartışmasız, kesindir.

    Burada zaten öteden beri kullanılan bir baş örtüsünün örtme biçimi dile getiriliyor. Öteden beri bu vahyin, bu ayetlerin muhatabı olan toplumda da baş örtüsü, tüm dünya toplumlarında olduğu gibi kullanılan bir şey. Fakat biraz aksesuar olarak kullanılan bir şey. Başına atarmış hanımlar, ama bir parça süs, bir parça aksesuar olarak kullanırlarmış ve ayet açıkça diyor ki; Başınıza attığınız bu örtüyü aksesuar olarak kullanmak yerine amaçlı olarak kullanın ve göğsünüzü açıkta bırakan bir biçimde kullanmayın. Göğsünüzü de örtün onunla.

    Burada ki alâ cüyubihinne ibaresinde ki ceyb kadın elbisesinin önündeki yakaların arasındaki açıklık. Yani göğüs üzerinde ki açıklık. Özellikle takı mahalleri. Ziyneti ve takıyı göstermek için o bölge oyuk yapılır imiş. İşte orayı da  örtün. Anlamına bir düzenleme.

    Beğen

  7. şerafettin dedi ki:

    ve lâ yübdiyne ziynetehünne illâ ma zahere minha mümin kadınlar cazibe ve güzelliklerini, bunlardan görünen kısımlar dışında kamuya açmasınlar. Evet, Mümin kadınlar cazibe ve güzelliklerini, bunlardan görünen kısımlar dışında kamuya açmasınlar.

    Malumunuz kadın, estetik bir formdur, Allah öyle yaratmıştır. Güzelliğin mücessem timsalidir ve Allah böyle yarattığı bir kadını bir insan cinsini elbette istismara açmazdı. Çünkü bir varlığa Cenabı Hakk bir değer yüklemişse, bir nitelik koymuşsa o niteliğin istismarının önüne de bir engel koymuştur. Bu her zaman böyledir.

    Servet Allah’ın verdiği bir nimettir, servetin önüne istismar edilmesini engelleyen bir bariyer de koymuştur, o da tefeciliktir.

    Şehvet Allah’ın verdiği bir nimettir, ama bunun doğru yolda kullanılması ve meşru sınırlar içerisine kanalize edilmesi için önüne bir bariyer konmuştur, sınırlar çizilmiştir.

    Güzellik Allah’ın verdiği bir nimettir, fakat bunun istismarının önüne sınırlar koymuştur.

    Akıl Allah’ın verdiği bir nimettir, fakat insan akılla sapmasın diye önüne bir bariyer, nakil gibi, yani tabir caizse akıl barajının önüne bir set çekerek bu gürül gürül akan akarsuyu enerjiye dönüştürmüştür. Yani durdurmamıştır, kokuşturmamıştır, sadece tribünlere yönlendirmiştir. Ondan enerji üretmiştir. Onu meşru sınırları içerisinde akmaya yöneltmiştir. İşte naklin görevi budur.

    Bunun gibi burada da eğer bir güzellik vermişse Allah bir cinse, bunun istismarını önleyici tedbirini de almıştır. Cazibe ve güzellikleri bunlardan görünen kısımlar dışında kimseye açmasınlar.

    Kadın güzelliğinin kamuya açılabilecek yerlerini ifade eden istisna cümlesi var burada illâ ma zahere minha istisna cümlesi bu. İbareden kaynaklanan bilinçli müphemlik var bu ibarede. Bilinçli müphemlik adını koymayı doğru buluyorum. Bu bilinçli. Birçok farklı yoruma yol açmış bu müphemlik. Yani kendiliğinden görünen kısımlar gibi yorumdan kaynaklanan bir çeviri de yapılabilmiş. Oysa bunlardan görünen kısımlar dışında anlamına gelir.

    Bunlar nereler? Bunlar neler? Görünen kısımlardan ne kastediliyor? Nerelerle başlar, nerelerde biter? Bunlar bir kadının taktığı takılarla mı sınırlıdır, yoksa o takıların takıldığı yerlerle mi? Yani bütün bunlar çok çok farklı yorumlara yol açmış. Ama biz burada yorumlardan herhangi birine mutlaklaştıran bir yaklaşıma, ibarenin izin vermediğinden yola çıkarak doğrudan ibarenin bilinçli müphemliğini koruyacak şekilde çevirdik.

    vel yadribne Bi hümurihinne alâ cüyubihinne bunun içinde baş örtülerini yakalarının üzerine salsınlar.

    İbare açık. Teşhir edilmemesi gereken güzellikler kamuya açılamaz. Bu ibareden bir önceki, kamuya açılabilecek kadının güzelliklerini, cazibelerini, o istisnayı dile getirmişti. Onun dışında kadın güzelliği teşhir edilemez, kamuya açılamaz. Neden? Çünkü özeldir. Güzellik, özelliktir. Özel genelleştirilemez. Onun için cazibe genelleştirilirse, kamuya açılırsa o zaman insan ilişkileri, insan ilişkileri olmaktan çıkar karşılıklı kişiliğin değil, dişiliğin öne alındığı ve kişiliğin arkaya atıldığı, sadece arkaya atılmayıp mahvedildiği, kişiliğin öldürüldüğü bir ilişki biçimine dönüşür ve bu ilişki tarih boyunca kadını erkeğin maskarası yapmakla sonuçlanmıştır. Kadını bir cinsel meta yapan işte bu yamuk ilişki çeşididir.

    Kur’an öncelikle kadını korumak anlamında böylesine muhteşem bir tedbir geliştirmiş ve testtürü kadının kişiliğini dişiliğinin önüne alan bir unsur olarak gündeme getirmiştir. Yani öteden beri zaten var olan örtünmeye bir amaç, bir anlam. İnsana, özellikle de insan unsurunun devamını sağlayan cins olan kadına yönelik erkekten gelen tüm kötü, yamuk niyetli bakışlara ve yaklaşımlara böyle bir engel koymuştur. Bunun tersi kişiliği yok etmektir. Bireysel ve toplumsal ahlakta sapmaya yol açar. Karşıt cinsler arası ilişkinin merkezi şahsiyet olmaktan çıkar, cinsiyet olur. Eğer karşıt cinsler arasında ki ilişki şahsiyet etrafında değil de cinsiyet etrafında gelişirse bu ilişki aslında insan ilişkisi olmaz. Bu ilişki sömürüye dayalı bir istismar ilişkisi olur. Çünkü meşru olmayan, meşruiyeti olmayan böyle bir ilişki eğer meyve üretmeye kalkarsa toplum çöküşe doğru gider.

    Düşünün meşruiyeti olmayan nikah sözleşmesi ile meşrulaştırılmamış ilişkiler bir toplumda öyle yaralar açar ki o toplum artık kimin, kimin nesi olduğu, kimin kime ait olduğu ve kimin ailesinin kim olduğu belli olmayan bir toplum haline dönüşür. Zaten bu tedbirlerin bir boyutu da, bir toplumu ayakta tutan kurumun aile olduğu ve ailenin korunmasının da öncelikle kadın erkek ilişkilerinin sağlıklı bir biçimde geliştirilmesine bağlı olduğu görüşünden, hakikatinden yola çıkarak bu sonuca varılmıştır.

    Humur; hımar tekilinden türetilmiş bir çoğuldur. Baş örtüsü anlamına gelir. Bazı cahiller hani bunun içinde baş sözcüğü diye soruyorlar, bu tabii ki komik bir şey olur. Eşarp sözcüğünün içinde de baş yok. Yemeni sözcüğünün içinde de baş yok. Yaşmak sözcüğünün içinde de baş yok. Kefiye sözcüğünün içinde de baş yok, tülbent sözcüğünün içinde de baş yok.

    Ama bunların hepsi de “baş örtüsüdür.” Yani ilke de içinde baş olması gerekmiyor, aksine aslında zımnen başta var, çünkü bu kelimenin bir başka aynı kökten türetilen bir başka kullanımı var. Hamr. Aynı kök. İçki. Neden biliyor musunuz? Başın içini örttüğü için. Yani aklı örttüğü için içkiye hamr denilmiştir. Aklı örter. İnsanın aklının üstünü örter, aklın üstü örtüldüğünde insan, insan olmaktan çıkar. Geçici olarak ta olsa artık insan diğer canlılarla eşitlenir. İşte sarhoşun durumu. Dolayısıyla geçici bir akıl kaybına yol açtığı için, aklı örttüğü için hamr denilmiştir içkiye.

    Boyutları, niteliği, kapsamı ne kadar değişirse değişsin bu ayette Bi hümurihinne sözcüğü baş örtüsüne delalet eder. Bu tartışmasız, kesindir.

    Burada zaten öteden beri kullanılan bir baş örtüsünün örtme biçimi dile getiriliyor. Öteden beri bu vahyin, bu ayetlerin muhatabı olan toplumda da baş örtüsü, tüm dünya toplumlarında olduğu gibi kullanılan bir şey. Fakat biraz aksesuar olarak kullanılan bir şey. Başına atarmış hanımlar, ama bir parça süs, bir parça aksesuar olarak kullanırlarmış ve ayet açıkça diyor ki; Başınıza attığınız bu örtüyü aksesuar olarak kullanmak yerine amaçlı olarak kullanın ve göğsünüzü açıkta bırakan bir biçimde kullanmayın. Göğsünüzü de örtün onunla.

    Burada ki alâ cüyubihinne ibaresinde ki ceyb kadın elbisesinin önündeki yakaların arasındaki açıklık. Yani göğüs üzerinde ki açıklık. Özellikle takı mahalleri. Ziyneti ve takıyı göstermek için o bölge oyuk yapılır imiş. İşte orayı da  örtün. Anlamına bir düzenleme.

    Beğen

    • şerafettin dedi ki:

      Yukarıdaki cevaplar mustafa islamoğlunun nursuresi -31-ayete yaptığı tefsirleridir

      O ayeti birdaha araştırmanı tavsiye ederim haluk abi
      Tek gayem doğruyu bulmaktır hatasız kimseyoktur

      Beğen

  8. Değerli kardeşim, Nur suresi 31. ayet MUHKEM bir ayettir. Yani ne anlatıldığı, nelerden bahsedildiği açık bir ayettir. Bizler muhkem ayetler üzerinde yorum yapamayız ve kendi düşüncelerimizle ayeti anlatmaya çalışamayız. Bunu yaparsak yanlış yaparız. Bir başka deyişle, bu ayette aslında Allah açıkça söylemesede, dolaylı olarak, kadın başınıda örtmelidir diyor diyemeyiz. Çünkü bu düşünce MUHKEM özelliğine ters düşer. Sonuç olarak şu soruya başörtüsü konusunda cevap aramalıyız. ALLAH KUR’AN DA NEDEN AÇIK BİR ŞEKİLDE HÜKMÜNÜ VERİP, KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR DEMEMİŞTİR. Çünkü ne diyordu Yaradan? Biz herşeyden nice örnekleri değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız. Bunun nedenini bizler kendimize mutlaka sormalıyız. Allah açıkça vermediği bir hükümden, bizleri sorumlu tutar mı? Yorum ve karar sizin.

    Beğen

    • Rena dedi ki:

      Salam aleykum. Ben Azerbaycandan. İlk defadır sizin yazılarınızı okuyorum. Kurana davet etdiyiniz için dikkatimi çekti. Ben de Kuranı araşdırıp Allahın ne dediğini bilmek isteyenlerdenim.Hiç anlamıyorum Neden başörtüsü dendiğinde hep 24\31. ve 33\59 ayetlerine bakılır? Bence 24-Nur suresi 60 ayet de açıklık getire bilecek ayetlerden.Ayet şöyle : Ve kadınlardan nikâh ümidi olmayan yaşlı kadınların, ziynetlerini açmaksızın DIŞ GİYSİLERİNİ çıkarmalarında, bundan sonra onlara vebal yoktur. Ve iffetli olmayı istemeleri onlar için daha hayırlıdır. Ve Allah, Sem’î’dir, Alîm’dir.
      Ben bu ayetden bütün kadınların DIŞ GİYSİ giyinmeli olduğunu sadece bazı yaşlı kadınlara DIŞ GİYSİLERİNİ çıkarma izni verildiğini anlıyorum.Buradakı DIŞ GİYSİ Siyeb kelimesidir. 2 ayet öncesinde Nur 58 de de geçiyor. DIŞ ELBİSENİN ne olduğuna Nur 58deN BAKALIM.
      Nur 58- Ey iman edenler! Ellerinizin altında sahip olduklarınız ve sizden bulûğa ermemiş olanlar, üç vakitte yanınıza girmek için sizden izin istesinler. Fecr namazından önce, DIŞ ELBİSElerinizi çıkarttığınız öğle vaktinde ve yatsı namazından sonra. Bu üçü, avret vaktidir . Bu , birbirinizi dolaşmanızda sizin ve onların üzerine bir günah yoktur. İşte böylece Allah, size âyetleri açıklıyor. Ve Allah, Alîm’dir , Hakîm’dir
      Lütfen yardım edin anlamam için.Ben DIŞ ELBİSEden daha geniş bir giyim anladım. Yani bir şeyler giyinmişsin tamam da onun üzerine de geniş bir cübbe gibi falan bir şey daha giyinmelisin. Allah yalnız yaşlı kadınlara o giyimi çıkarması için izin verir. Demek ki, bütün diğer kadınlar o DIŞ ELBİSEni giyinmekle yükümlüdür
      Allah sana DIŞ ELBİSEni- yani tabiri caizse cübbeni çıkartmana izin vermiyecek. Sen Allahdan soruyosun ki, başımı örtmemi emr ediyomusun?Bu nasıl sorumuz Allaha ben anlayamadım.
      Ha bi de neden hep başörtüsü, başörtüsü, diye konuşuyoruz da. Allahın emr etdiyi bu DIŞ ELBİSEni hiç konuşmuyoruz. Bu şeytanın bize bir tuzağı olabilirmi?

      Beğen

      • Değerli din kardeşim, Allah eğer dış giysiden kasıt, herhangi bir elbiseden bahsediyor olsaydı, onunda tarifini çok açık yapardı. Çünkü Kur’an her çağa, topluma ve iklime hitap eden onların ihtiyaçları ve gelenekleri doğrultusunda İslam ı yaşamalarına izin veren, eşi benzeri olmayan ve kolaylaştırılmış bir rehber kitaptır.

        Allah sana yolunu göreceğin kadar, kesin sınırları çizdim, gerisini sana verdiğim akılla yaşa demiştir. zaten imtihan olmanında özünde bu yatmıyor mu?

        Azeri soydaşıma, gönül dolusu selamlar.

        Beğen

      • Yasir dedi ki:

        Hanımefendi bu yazının da yorumunuzun da üzerinden yıllar geçmiş. Verdiğiniz cevaptan dolayı sizi takdir ettim. Asıl yazının sahini Haluk GÜMÜŞTABAK aşağıdaki yorumunda kem-küm ettiğine göre sanırım meseleyi anlamıştır. Ya kötü niyetli ve milletin aklıyla alay ediyor, veya kuranı yorumlayacak kadar bilgi sahibi değil. Başka türlü izahı yoktur.

        Beğen

    • aşkı kuran dedi ki:

      ALLAH CELLE CELALUHU KURANDA DİREKT BAŞÖRTÜSÜ DEMEDİ DİYE MANTIKLI DÜZÜNÜRSEK BAŞÖRTÜSÜYLE OMUZLARIMIZI ZİNET YERLERİMİZİ KAPATIRIZ ALLAH SADECE ÖRTÜ DEMİŞSSE KURANDA BU O ZAMAN MASA ÖRTÜSÜ YA DA YATAK ÖRTÜSÜ DE OLABİLİR DİYE Mİ YORUMLANIR BÖYLE SAÇMALIK OLMAZ….

      Beğen

  9. Fatma Özcan dedi ki:

    Allah razı olsun. Tamamıyla Kuran’a göre açıklanıldığını düşünüyorum.

    Beğen

  10. Haluk Gümüştabak dedi ki:

    Yasir Bey insanlar kendi inançlarını Kur’an a yerleştirmeye çalıştığı sürece, birbirimize sizin söylediğiniz gibi sözler söyleyip, inançlarımızı savunmaya devam edeceğiz. Bizler geleneklerimizin etkisinde ne yazık ki kalmaya devam ediyoruz. Rehberimiz Kur’an değil.

    Başörtüsü olsun cilbab kelimesine yüklediğimiz dış giysi olsun, dikkat ederseniz mezheplerin tamamında farklı anlaşılmış. Neden farkı anlaşılmış sorusuna cevap aramalıyız. Çünkü bizler kelimelere, kendi rivayet inançlarımızın anlamlarını yüklüyoruz. Allah ne anlatıyor onu anlamaya çalışmıyoruz.

    Kuran dan açıklama, detay aramıyoruz. Kadın başını örtmelidir emri Kur’an da verilmediği halde, bir kelimeye verilen anlamdan bu emri dolaylı olarak çıkarmaya çalışıyoruz. Hani Allah her konuyu açıklamış MUHKEM yani şüphe duyulmayacak kadar açık ve nice örnekler vermişti, öyle diyordu ve biz iman ettik diyorduk.

    DIŞ GİYSİ tarif edilmemişse, Allah bunu çağın gereği olarak ve toplumların yaşadığı iklime göre farklılık arz edebileceği içindir. Ayette dışarı çıktığınızda dış giysinizi giyin demekle EVİN İÇİNDE DAHA AÇIK VE RAHAT GİYİNDİĞİNİZ KIYAFETLE DIŞARI ÇIKMAYIN DİYOR ALLAH.

    Ayet aslında çok açık anlaşılıyor ama niyetler yalnız Kur’an dan faydalanmak ise bunu anlıyoruz. Bu ayette dikkat ettiyseniz, dışarı çıktığınızda fark edilmekten tanınmaktan bahsedilir. Demek ki kadın giysi ile dışarıdaki insana şu düşünceyi vermeli. BU KADIN NAMUSLU BİR KADIN. Çünkü cahiliye toplumu kadınları, evde giydiği açık saçık kıyafetle dışarıya çıkıyordu.

    İşte Allah ın da istediği bu. Buda her topluma geleneğe göre değişeceği için, ALLAH ÖZELLİKLE DIŞ GİYSİYİ TARİF ETMEMİŞ. Yaşlı kadınlara yapılan uyarıya gelince. Burada Allah yaşlı kadınlara şunu söylüyor. Gençlerin gösterdiği dikkati sizlerin çok fazla göstermenize gerek yok. Çünkü eski cazibeleri kalmadı da ondan. Yoksa cinsel bölgelerinizi açın demiyor ayet.

    Konuyla ilgili diğer makalelerimin linkini veriyorum.

    Saygılarımla
    Haluk GÜMÜŞTABAK

    http://www.hakyolkuran.com/sayfa/185/kuran-in-emrettigi-tesettur

    http://www.hakyolkuran.com/sayfa-kategori/80/basortusu-konusu-ve-kuran

    Beğen

    • hayati dedi ki:

      haluk bey bu kadar taklaya gerek var mı? kendi yazınızda çelişiyor bir yandan “Kuran dan açıklama, detay aramıyoruz” derken diğer yandan “EVİN İÇİNDE DAHA AÇIK VE RAHAT GİYİNDİĞİNİZ KIYAFETLE DIŞARI ÇIKMAYIN DİYOR ALLAH” diyerek kendi cümlelerinizi ALLAHA söyletiyorsunuz. eşiniz kızınız vs. evinizde çıplak mı geziyor? allahın vahyini yaşlı kandınlara has mı gönderdiğini iddia ediyorsunuz? bir sürü takla…

      Beğen

  11. mehmet koçan dedi ki:

    Haluk bey,yazınızda ve verdiğiniz cevaplarda bazı çelişkiler var,hem bir ayetin açıklamalrının diğer ayetlerde aranması gerektiğini belirtiyorsunuz ve sadece o ayete bakarak yorum yapmanın hataya götüreceğini söylüyorsunuz ki bu doğrdur,hem bir yandan bu konumuz olan ayeti kılık-kıyafet v.s ile ilgili arkadaşların altta sıraladığı ayetlerden bağımsız yorumluyorsunuz.Muhkem ayet kuranda o konuda sadece 1 ayette açıklanmış ayet demek değildir,bütün muhkem ayetlerin bahsettiğinin ne olduğu kullanılan kelimelerin izi kuran içinde sürülerek anlaşılır. Bu ayette bahis hımar kelimesinin tarifi ve hükmüde kullanıldığı ayetlerden çıkar. Cevaplarda arkadaşların sıraladığı ayetleri ve sizin bunlarla bağlantısını kurmadığınız ayetleri tekrar sıralamayacağım,bir ayet daha var ek olarak bildiğiniz,görünmesi zaruri olan yerler dışında kileri örtün minvalinde. Siz malesef muhkem ayet tanımını yanlış kullanarak,sanki bundan kastın o muhkem ayetin kalan hiçbir yerle bağlantısı olmadığını ,tek başına hüküm koyduğunu,açıklamasının kitabın içinden yapılmayacağını iddia ederek bir tez oluşturuyorsunuz. Ayetin bir konusu var ve bu durumda o konuyla alaklı tüm ayelrle bağlantılıdır,onlar olmadan tek başına doğru anlaşılamaz. Bu arada bir hatanız daha var,malesef tüm müminler neredeyse lafa gelince Allahın hep tek din yolladığını,her dönemde aynı ilkeleri yolladığını dilleriyle söylerken bu tip konularda işi dönüp dolaştırıp 7 yy arap toplumunun tarihsel durumlarına getiriyor. Kuran 7 yy da sıfırdan inen bir ktab,içindekiler ilk defa o toplumdan istenen şeyler değil,hüküm ayetlerini araplar o zaman şöyle yapıyordu Allah bunun üzerine şöyle yapın dedi yada o toplumda ki durum üzerine bir önerme getirdi diye anlayamzsınız,anlayamayız.Eğer anlarsak bu dini bu kitabı o topluma özel bir dine indirgeriz.Eğer Allah örtü ilkesi koyduysa bunu daha önce ki resullere ve muhataplarına da koymuştur, domuz etini,hamrı yasakladı ise bunu daha önce zaten yasaklamıştır.İlk defa veya belli kişilere özel kanunu veya geçici yaptırmı varsa bunu zaten açıklıyor kuranda. Hepimiz kuran kuran diyoruz ama bilinç altımızda ki tarihselcilikten yakayı kurtaramaıyoruz bir türlü..
    Sözün özü,muhkem demek bağımsız demek değildir,bu konuyu burada baş örtüsü var diyenlerde yok diyenlerde kadın ve örtünme bahsi geçen tüm ayetler ile birlikte değerlendirip anlamalı,rivayetlerden,doğruluğu yanlışlığı belirsiz tarihi metinlerden v.s değil. Lütfen bu ayet muhkemdir,ne diyecekse bana kendi içinde desin tarzı yaklaşım üzerine kurduğunzu tezinizi ön yargısız olarak diğer ayetlerle birlikte tekrar değerlendirip delillendirin ki var ise de yok ise de ayakları yere bassın,bu şekliyle üstte eleştirdiğiniz ,kişisel yorum dediğiniz anlatımlardan farkı yok,hatta onlarda daha fazla ayağı yere basan unsur var tarihsel olarak bakarsanız… selametle

    Beğen

  12. mehmet koçan dedi ki:

    ayrıca altta ki yaklaşımınızda gerçekten çok sakat,ne söylenecekse kuran söyler kalanı yorumdur diyen biri için
    DIŞ GİYSİ tarif edilmemişse, Allah bunu çağın gereği olarak ve toplumların yaşadığı iklime göre farklılık arz edebileceği içindir. Ayette dışarı çıktığınızda dış giysinizi giyin demekle EVİN İÇİNDE DAHA AÇIK VE RAHAT GİYİNDİĞİNİZ KIYAFETLE DIŞARI ÇIKMAYIN DİYOR ALLAH.

    bana bu bahsettiğiniz kurandan delillendirebilirmisiniz,Allah ın toplumlar kendi şartlarına v.s göre giyim kuşam seçebilir dediğine,bu seçimi toplumun algısına,geleneklerine bıraktığına dair. Ne yani hawai gibi bir yerde yaşıyorsam çamaşır üzerine geçirebileceğim tril tril bir bez parçası ile veya mayo v.s ile eğer bulunduğum toplum bunu yadırgamıyor ve normal karşılıyorsa dolaşabilirmiyim rahatça.Kitab insanların geleneklerini onamak için mi geldi yoksa köklü değişikler yapıp bu yetkilerinde sadece Allah ta olduğunu bildirmek için mi.Hani söz Allahın dı,hükmü o koyacak ve bizde sadce ona uyacaktık, pekala yorumla varsayımla hükümler koyabiliyoruz sizin yaptığınız gibi ve bunu Allahın muradı gibi sunabiliyoruz kitlelere.Ben Allahın toplumsal gelenekler hakkın belirleyicisidir minvalinde bir anlatımını göremedim kitapta.

    Beğen

  13. Haluk Gümüştabak dedi ki:

    Muhkem kelimesi bağımsız demek değildir demişsiniz. Bunu kim söyledi? Ben böyle bir şey söylemedim. Allah muhkem ve müteşabih olarak ayetlerini ikiye ayırır. Dinin anası temeli olan ayetlerin MUHKEM olduğunu söyler. Muhkem şüphe duyulmayacak kadar açık, sağlamlaştırılmış anlaşılan demektir. YANİ TARTIŞMA GÖTÜRMEK ANLAMINDADIR. AMA BİZLER HALA BAŞÖRTÜSÜ ALLAH EMRİMİ DEĞİLMİ DİYE TARTIŞIYORUZ. İŞTE SORUN BURADA.

    Kadının başının örtülme emrini MUHKEM yani açıkça şüphe duyulmayacak şekilde sağlam ve güçlü bir kanıt olarak asla Kur’an dan gösteremezsiniz. Zaten başörtüsünün Allah emri olduğunu söyleyenlerde göstermiyorlar. Daha doğrusu mezhep ve tarikat eksenli İslam ı yaşayanlar, her bilginin Kur’an da olmadığını Peygamberimizin birçok konuda Kur’an da olmayan hükümler koyduğunu, hatta açık olmayan hükümleri açıkladığına inanıyorlar. EĞER BAŞÖRTÜSÜ ALLAH EMRİ OLSAYDI, ALLAH KADINLAR BAŞLARINI ÖRTSÜNLER DİYE AÇIKÇA BİLDİRİRDİ. Böyle bir emir asla Kur’an da yoktur.

    Benim sağlam kanıtlar göstermediğimi söylüyorsunuz. Zaten başörtüsünün Allah emri olduğuna Kur’an dan kanıt yok ki göstereyim. Kanıt gösterenler ayette geçen kelimelere farklı anlamlar verip, ASLINDA NUR SURESİ 31. AYETTE KADIN SAÇINI ÖRTMELİDİR DİYE DOLAYLI EMİR VARDIR DİYORLAR. Hâlbuki Allah hükümlerini dolaylı değil, açık hatta nice örneklerle izah ettiğini söylüyor.

    Allah Nur 31. ayette dolaylı hüküm verseydi bu konuda, diğer ayetlerinde bunu mutlaka açıklardı. Çünkü biz her şeyden nice örnekleri, değişik ifadelerle verdik ki anlayasınız diyor.

    Karar sizin çünkü imtihan sizin imtihanınız, neye inanacağınıza siz karar vereceksiniz ve hesap günüde Allah soracak, bu inancını neye göre yaşadın? Cevabı herkes kendisi verecek. Eğer Kur’an a göre yaşadığımızı kanıtlayabilirsek MUHKEM bir şekilde sorun yok. İyi günler dileklerimle.

    Başörtüsü konusundaki diğer yazılarımın linkini veriyorum. Saygılarımla

    http://www.hakyolkuran.com/sayfa-kategori/80/basortusu-konusu-ve-kuran

    Beğen

  14. osman bey dedi ki:

    kuranda herkez kendi kafasına göre yorum yapamaz doktor avukatlık yapamaz avukatta doktorluk yapamaz kuran ayetlerini yorumlamak bir bilim işidir bu bilimi bir bilene soralım

    Beğen

  15. halukgtagmailcom dedi ki:

    Herkesin kendi kafasına göre yorum yapamayacağı çok doğru. Ama yüzlerce yıldır İslam ı cemaatlere, tarikatlara ve mezheplere bölenler, kendilerinde yorum yapma yetkisini görmüşler. Çünkü bazı kişileri insanlar VELİ; EVLİYA; ALİM ilan etmişlerde ondan. ALLAH IN AYETLERİ YORUMA AÇIK DEĞİLDİR. yORUM AÇIK ANLAŞILMAYAN AYETLER ÜZERİNDE YAPILIR. ÇÜNKÜ ALLAH DİNİN ANASI OLAN AYETLERİ MUHKEM BİR ŞEKİDE, YANİ ŞÜPHE DUYULMAYACAK KADAR AÇIK GÖNDERDİM DİYOR. BU DURUMDA SİZE SORMAK İSTERİM, ACABA ALLAH NEDEN KUR’AN DA MUHKEM AÇIK BİR ŞEKİLDE, KADIN SAÇLARINI ÖRTMELİDİR EMRİNİ VERMEMİŞTE, BİRİLERİ BU HÜKMÜ DOLAYLI AYETLERDEN ÇIKARMAYA ÇALIŞIYOR. KARAR SİZİN, İNAN SİZİN İNANCINIZ.

    Beğen

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.